Turhal Seyahat Rehberi ve Tanıtım Filmi videosu
Yeşilırmak havzasında , Karadeniz bölgesinin orta bölümünün yerleşime en müsait yerinde kurulan Turhal , İç Anadolu'yu Karadeniz'e , Doğu Anadolu'yu batıya bağlayan yolların kesiştiği yerde kurulmuştur. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki nüfusuyla küçük bir yerleşim yeri iken 1944 yılında ilçe olan Turhal ; bugün yüzbini aşan nüfusu, konumu ekonomik yapısı ile ülkemizin en hareketli yerleşim yerlerinden birisi haline gelmiş, adı geleceğin vilayetleri arasında geçer olmuştur.
Antik çağlarda Pontus Galatikus, ustus polemoniakus, Komona Pontik gibi adlarla anılmış olan Turhal'ın tarihinin binlerce yıl ötelere gittiği anlaşılmaktadır. M.Ö. 3000 yıllarında Mezapotamya'da yaşayan Sümer alfabesi ile yazılmış iki kitabenin Turhal Kalesinde bulunduğundan söz edilmesi, Turhal'ın tarihinin 5000 yıl önceye gittiğini göstermektedir. Kesin olmamakla beraber Turhal, Kasiura, Gayura, Turnalit isimleri taşımıştır.
Turhal Binlerce yıldan beri ilgi odağında olmasının neticesinde sayısız savaşların sonucunda farklı yönetimlerde kalmıştır. M.Ö. 745 yıllarında Asurlular M.Ö. 7000 yılarında Kimmerler, M.Ö. 612 yıllarında Medler, M.Ö. 546 yıllarında ise İran asıllı Persler bu çevreyi (yöreyi) yönetimleri altına almışlardır.İskender'in ortadoğu seferi ardından büyük bir baskı dönemi yaşayan Anadolu eyaletleri, komutanlar arasında bölüşülmüş; Pers soylularından Ariaretes, Gaziura'yı (Turhal) başkent yapmıştır.Bizans sınırları içerisinde olduğu yıllarda küçük bir yerleşim birimi olan Turhal, Beylikler döneminde Eratna Beyliği sınırları içinde idi. 1399'da ilk kez Osmanlıların eline geçti. Ankara savaşından sonra Timur'un çekilmesi ile birlikte 1413'te kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı. 19. yy 'ın II. yarısında yöreyi etkileyen en önemli olay göçmenlerin gelişi idi. 1854-1878 Kırım savaşı, 1855-1859 Şeyh Şamil ayaklanması ve 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra Anadolu'ya gelen Balkan ve Kafkas göçmenlerinin bir bölümü Turhal yöresine yerleştirilmişlerdir.Mütareke ve milli mücadele yıllarında Turhal, Mustafa Kemal ATATÜRK'ün önderliğinde tüm varlığını ortaya koymuş, Kurtuluş Savaşında yüzlerce şehit vermiştir.
Zengin ve engin bir tarihe sahip olan bu güzel ilçe, Cumhuriyet döneminde de önemli ünlere olaylara şait olmuştur. yurt ekonomisinde de önemli bir yere ve paya sahiptir. Temeli 1933'te dönemin Sanayi Bakanı Celal Bayar tarafından atılan ve açılışı 1934 yılında İsmet İnönü tarafından yapılan ve dünyanın en kaliteli şekerini üreten Turhal(Muammer Tuksavul) Şeker Fabrikası, Turhal Makina Fabrikası yöreye hayat vermiştir. Son yıllarda konfeksiyon (tekstil) alanında gerçekleşen yatırımlar, Antimuan madeni, Kevser süt ve yem fabrikaları ülke ve ilçe ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır.
Günümüzdeki Turhal’ın yerinde bir zamanlar güzel bir kent bulunmaktadır. Günün birinde kenti düşmanlar kuşatır. Zorlu bir çarpışma olur; bir çok yiğit ölür. Savaşın şiddetlendiği bir gün namlı yiğitlerden biri, düşman ordusunun içine dalar, gün batışına değin kılıç sallar. Güneşin battığı an, bir kılıç darbesiyle başı gövdesinden ayrılır. Kesikbaş yuvarlana yuvarlana kentin dışındaki köprüye gelir. O sırada nereden geldiği belirsiz bir ses “DUR KAL” diye seslenir. Kurulan kente DURKAL adı verilir. Bu ad zamanla “Turhal” a dönüşür.
Turhal’ın günümüze kadar yazılmış bir tarihi bulunmadığından hangi tarihte kimler tarafından kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir. Bugüne kadar yapılan araştırmalarda adı KAŞEN-KUŞAR, KASİURA, GAYGURA VE TURNALİT olarak geçmektedir.
Turhal kalesinde bulunduğu söylenen iki kitabenin Sümer yazısı ile yazılı olması, Turhal’ın inşasının Sümerlere kadar indiğini göstermektedir. Sümerlerin M.Ö. 3000‘li yıllarda yaşadıkları düşünülürse Turhal’ın kuruluş tarihinin günümüzden yaklaşık 5000 yıl öncesine dayandığı anlaşılmaktadır.
M.Ö. 2000-1900’lü yıllarda Hitit (Eti)ler Amasya, Tokat, Sivas ve çevresini de ele geçirmişlerdir. Kaynaklara göre (Eti Kralı Mürşil‘in kitabesi) Kral Sebbiliyame (babası) kışı KOMANA (Gümenek) da geçirdi. Bu yüzden ZİLE, KASİURA/TURHAL, KOMANA (Gümenek) gibi sınır boyları yerleşim birimleri ETİLER’le KASGALAR arasında el değiştirmiştir. M.Ö. 1200‘lü yıllarda Batı Anadolu‘dan Friglerin Yeşilırmak boylarına kadar ilerlemeleri ile kültürlerinin de Turhal ve Zile’ye kadar yayıldığı görülür.
Ayrıca M.Ö. 745’li yıllarda Asurların, M.Ö. 700‘lerde Kimmerlerin, M.Ö. 612’li yıllarda Medlerin, M.Ö. 546’lı yıllarda Perslerin Tokat, Amasya, Sivas ve Turhal’ı hakimiyetleri altına aldıklarını görüyoruz. Pers İmparatorluğunun çökmeye başlaması ve M.Ö. 3. yy’dan sonra Büyük İskender’in Anadolu’yu işgal etmesi ile Makedonyalı komutan SABİKTAS bölgede denetimi sağlayamayınca, Pers asıllı ARİARETES Yeşilırmak merkezi GAZİURA “Turhal” da bağımsızlık ilan ettirmiştir.
M.Ö.100’lerde Tokat çevresi ve Amasya Roma İmparatorluğu Yönetimine girmiştir. M.S.395 ‘te Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca bu bölge Doğu Roma’da kalmış, Tokat ile beraber Amasya’ya bağlanmıştır. Bu dönemde İranlı Sasanilerin, Müslüman Arapların akınlarına maruz kalmıştır.
Alparslan’ın Malazgirt zaferiyle birlikte Anadolu kapılarını Türklere açması neticesinde bu çevreyi (Amasya, Turhal, Tokat) Danişment Gazi 1074’te Bizanslılardan almıştır. 1178 ll. KILIÇ Arslan tarafından Danişmentler sona erdirilince Anadolu Selçuklularınca 1335’de Tokat ve çevresi Eretna Oğullarına, 1391’de Kadıburhanettin'e, 1392’de Osmanlı yönetimine katılmıştır. 1875’de yazdığı Seyahatnamesinden Turhal’ı şöyle anlatır. “Turhal 3000 nüfuslu, Tokat Merkez Sancağına bağlı büyük bir nahiyedir. Turhal Yerleşim olarak Kazova’nın girişinde, vilayetin 35 mil batısındadır. Nahiye’nin etrafı güzel meyve bahçeleri ile çevrilidir. Antik döneme ait harabeler ve en önemlisi bir kale vardır.
19.Yüzyılın ikinci yarısında bölgeyi etkileyen olay göçmenlerin gelişidir. Kırım savaşı, 1855-1859 Şeyh Şamil ayaklanması ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbinden sonra Anadolu’ya gelen Balkan ve Kafkas göçmenlerinin bir bölümü Turhal yöresine yerleşmiştir. Mütareke ve milli mücadele yıllarında Turhal Mustafa Kemal’in önderliğinde tüm varlığını ortaya koymuş, kurtuluş savaşında yüzlerce şehit vermiştir.
Milli mücadelenin en önemli adımı olan Samsun’dan Amasya’ya; oradan da Sivas’a geçen Mustafa Kemal’in güzergahında Turhal vardır. İşte bu geçişler Turhal’ın kaderinde dönüm noktasıdır.
Turhal 1892 Yılında belediye olmuş ve 1.9.1944 tarihine kadar Tokat’a bağlı bucak olarak yer almıştır. Bu tarihten itibaren ilçe merkezi haline gelmiştir. 1923’lerde 300 haneli bir bucak iken 19 Ekim 1934’de Şeker Fabrikası açılmasıyla ekonomik ve sosyal açıdan hızla gelişmeye başlamıştır. Son Nüfus sayımına göre merkez ilçe nüfusu 100.000‘e yaklaşmış ve bir çok il’den nüfusça daha büyük bir ilçe olmuştur.
Turhal Kalesi (Dengiboz Kalesi)
İlçe merkezindeki tepede yer alan kaleden, günümüze pek az şey kalmıştır. İki burç harabesi ve kapatılmış yeraltı geçitleri dışındaki yapı malzemeleri, kale eteğinde kurulan kent için sökülerek taşınmıştır.
Üzerindeki iki Sümer kitabeden, tarihini Sümerlere kadar yani M.Ö. 3000 yıllarına kadar götürebilmekteyiz. Bu kitabelerin birincisi mağara girişinde kuzey dış kısımda, diğeri ise Ramazan aylarında İftar ve sahurda top atılıp (İftar ve sahur vakitleri için), davul çalınan yerde, küçük tepenin doğu yönündedir.
1931 yılına kadar kale üzerinde, tarihi surlardan, üç tane burç kalmıştır. Güneydoğu,güneybatı ve kuzeybatı doğrultusunda yer alan bu burçlardan ( gözetleme yeri veya kulesi) günümüzde iki tanesi kalmıştır. Genelde bu burçlar ve surlardaki taşlar sökülerek mağaraya atılmıştır. Sadece bu taşların mağarada çıkardığı yankıdan zevk alınmıştır. Bu bilinçsizce davranışta mağaranın dolmasına sebep olmuştur. Yoksa mağarayı doldurmak amacı ile atılmamıştır.
Kale muhasaralarında yeraltından ırmağa inerek su almayı amaçlayan veya kuşatmaları etkisiz hale getirmek için kullanılan bir mağara bulunmaktadır. Çoğu insan bunun kral hazinelerini korumak amacı ile yapıldığını zannetmiş. Mağara bitiminde birde demir kapı olduğu rivayet edilmiştir. 360 merdivenle inilen mağaranın çıkışı bugün Amasya yolu kenarında bulunan Kız Kuran kursu binası arkasındaki boş arsadadır. Mağara çıkışındaki tünele girildiğinde çok güzel tuğla ile örülmüş üç-dört kişinin rahatlıkla girebileceği dehlizle karşılaşılır. Dehliz Amasya yoluna paralel güneye doğru uzanır daha sonra da Doğ taşların evin yanından doğuya doğru kaleye yönelmektedir: Günümüzde mağara taşlardan temizlenmiştir. Fakat demir kapı bulunamamıştır. Çıkartılan sur taşları da bir kenara yığılmış, surlarla tekrar buluşacakları günü beklemektedirler. Mağaranın dış kısmında, su deposuna bakan cephesinde kaleye oyulmuş Traversten şeklinde üç-dört oturma yeri mevcuttur. Yine su deposunun yanından kaleye çıkmak için yapılmış-bugün bozulmuş vaziyette kayadan oyma merdivenler mevcuttur.
Amasya müzesinde eski yazı ile yazılı tarih kitabında Turhal kalesinde hükümdarlık yapan kişilerin adları mevcuttur.
Eski çağların coğrafyacısı Amasyalı Strabon (M.Ö.63-M.S.19) eserinde Turhal'la ilgili şu ifadelere yer verir. Yeşilırmak vadisinden bahsedilirken, ‘eski devirlerde kralların oturduğu Gayyura-Gayyola şehrinden kuzeye doğru dönmektedir.’ ifadesine yer verir. Burası Turhal’dır. Hem Turhal kalesi hem de asri mezarlık yöresindeki tarihi kalıntılar ile eski Turhal yerleşim yerindeki tarihi doku bu tezimizi güçlendirmektedir.
Charles Mike burada bir şato ve yeraltı yollarından bahsetmektedir. Bazı araştırmacılar da bu kale de Tiraller- Tirgal - Turgal isminde bir kavmin yaşadığından bahsetmektedir.
Kapodakya ve Pontusların büyük savaşlarına sahne olmuş, bu Stratejik bölge aralarında sık sık el değiştirmiştir. Son olarak Romalıların eline geçince, Romalı general Ponpeis tarafından kale ve etrafı yıktırılmıştır.
Fransız âlimlerinden Vital Cuinet'in 1892 yılında Paris'te basılan 3 ciltlik eserinde; 'Bu eski kalede, dağın içine doğru inen kayalardan oyulmuş bir yeraltı galerisi vardır. Hazinelerini emin bir yere saklamak isteyen Pontus krallarından Mithridates tarafından yaptırıldığı söylenmektedir.
Yazar Raynak dan naklen, Amasya tarihinde, hicretten (622), 954 yıl önce (M.Ö.332)yılında Turanlı evtan neslinden Aryarat isminde bir hükümdar, Durgal kalesinde oturmuştur. Aryarat l.Dara'nın komutanlarından Turanlı (Asya ve Türk kökenli) evtan neslinden olması sebebiyle eski Togayıtların askeri planını uyguladığından, yönetim alanlarına güneyde Elbistan, Konya,Kayseri ve Maraş illeri ile Karadeniz sahilinden Sinop'ta dahildi. Aryarat çok zeki ve tedbirli bir kimse olduğu için Turhal kalesinde uzunca süre-asırlarca- hükümdarlık etmiştir. Bu gücünü de 15000 süvari ile 30000 piyadeden oluşan ordusundan almakta idi. Hicretten 945 yıl evvel (M.Ö.323) yılında Sabıktay isimli bir general komutasındaki birlikler Turhal kalesini kuşatarak, Kale komutanı Aryarat'ı ailesiyle birlikte öldürmüştür. Bir süre 2. Aryarat Turhal'da hükümdarlık yaptıktan sonra 3. Mihridat ile Turhal'da yapılan savaşta yenilmiştir. 3. Mihridat Yeşilırmağın doğu bölgesi ile şehri tamamen eline alarak Amasya'yı kuşatmıştır. Şehri almasına rağmen Turhal'da ikamet'e (oturmaya) devam etmiş, ancak Turanilerin sevgisini kazanınca, Turhal'ı terk edip Amasya'yı başkent yapmıştır ve Turanilerin birçok oymağı bulunmaktadır: Tiraller, Tirgal ve Turgallar. Turhal bölgesini anayurtları gibi benimsemişlerdi. Yıllarca Turhal kalesinde kalıp, çevreye hakim olmak için birçok savaş yapmışlardır. M.Ö. 200 yıllarında Turhal'da hükümet yapmışlardır.
Hicretten 752 yıl önce (M.Ö.130 yıllarında) Kapadokya hükümdarı olan 7. Aryarat babasının intikamını almak için Turhal'a hücum edip, şehri ele geçirmiş burasını kendine başşehir yapmıştır. Romalıların teşviki ile Pon bölgesine akınlar düzenlemiştir. 6. Mihridatı'ı yenerek babasının ( 2.Aryarat'ın ) intikamını almıştır. Fakat Amasya'yı kuşatmasına rağmen almayı başaramamıştır. Hicretten 714 yıl önce (M.Ö.92 yıllarında) 7. Mihrıdat (Amasya kıralı), Kapadokya hükümdarı 7. Aryarat ile Turhal yöresinde yaptığı savaşı kazanarak, 7. Aryarat ve ailesini ortadan kaldırmıştır. Tekrar nüfuz bölgesini genişleterek; Kapadokya ve Pon bölgelerini üçüncü defa birleştirmiştir. 7. Mihridat için tarihi kaynaklar övgüler yağdırmıştır: Cesur, savaşçı ve eşi bulunmaz hükümdar diye bahsederler.
Kale ile ilgili menkibe: Battal Gazi Turhal kalesini almak istediği halde alamaz. Sonrada muhakkak bu kalenin ırmakla bağlantısı var diye karşı bağlardaki söğütlerin altına pusuya yatar. (Salkım söğütler yol yapmak için ve çevre düzenlemesi için kaldırılmıştır.) Bir zaman sonra ellerinde kovalar ile üç kadın belirir. Sularını doldurup dehlize doğru yönelirler. (Bugün bu mağara çıkışı kız Kur'an kursunun arkasındaki boş arsadadır.) Battal Gazide peşlerinden gider. En sondaki bayan Battal Gaziyi fark ettiği halde, bozuntuya vermez. Fakat kaleye varır varmaz, kale muhafızlarına ihbarda bulunur. Arkamızda yabancı bir şahıs var diye. Battal Gazi yakalanıp zindana atılır. Burada başlar sesli sesli Kur' an okumaya. Kale muhafızının kızı Varvara bu Kur'an ziyafetinden etkilenir ve Müslüman olur. Sonra da babasına kilise yaptıracağım diye Ulu camiyi yaptırır. Bu kısımlar ulucami ve varvara suyu bahsinde detaylı olarak açıklanmaktadır.
Kesikbas Camii ve Türbesi
Asıl adı Şeyh Abdullah Efendidir. Türbesi Kesik baş camiinin yanındadır. Sahabe olduğu rivayet edilir. Muaviye zamanında İstanbul'un fethi için Anadolu'ya gelmiştir.. Bayat ve Kuytul köylerinin geliri ona bırakılmıştır. Camii H.1172/M.1759 yılında Yeşil ırmak kavsi içine inşasına başlanmıştır.. Büyük kubbe ve cami 1172 de inşa edilirken, küçük kubbeler ile minare 1180 yılında inşa edilmiştir. Aynı yıl yani H.1180/M. 1767 kadınlara mahsus bölüm(Kadınlar Mahfili)yapıldı. Aynı İstanbul'daki büyük-Selatin camilerdeki Hünkar mahfilleri gibi Cami içine bakan tarafına pencerelere kafes kondu. Doğu tarafındaki bu ilave üç basık kemer üstüne oturtuldu. 1939 depreminden sonra da, duvarları yarıldığı için tamir görmüştür. Turhal girişindeki ana köprünün yanındadır. Türbe ise caminin batı duvarına bitişiktir. Türbenin cami içine açılan bir kapısı mevcuttur. Tarihi bir hüviyet taşıyan, taş çerçeveli ahşap kapı büyük bir sanat şaheseridir. Gerek ahşap kapı da gerekse taş çerçeve kabartma ve oyma süslerle bezenmiştir. (Fakat günümüzde ahşap kapının yerinde sacdan yapılmış bir kapı mevcuttur. Hırsızlar ahşap kapıyı açmak için kırmışlar, güzelim sanat şaheseri yok olmuştur.) Bu ara kapı üzerindeki kitabede cami ve türbenin Şeyh Hacı Mustafa Efendi tarafından yapıldığı yazılıdır. İnşaatla ilgili iki kitabe daha mevcuttur. Yani toplam üç kitabe bulunmaktadır. Diğer iki kitabeden ikincisi minare girişinde, üçüncüsü ise ana giriş kapısının üstündedir. (Camiye kuzey girişinde ilave bölüm yapıldığı için ana girişteki kitabe içeride kalmıştır.) Camiden türbeye, iki küçük kubbeli sahan ile geçilir. Bu geçiş bölümünde üç adet dor nizamı sütun mevcuttur Dor sütunları erkeği ve gücü simgelemektedir. Camideki Maşallah yazısı da çok güzel sitilice edilmiştir. Orijinalleri minber çıkışının üstünde, birde caminin ana girişindedir. Minare bitişiğinde, girişi iç sahandan yapılan çilehane mevcuttur.
Caminin kubbesinin bağlantı kasnağında her yönde üçer adet olmak üzere 12 adet kemerli pencere mevcuttur. Bu pencereler caminin aydınlatılmasını sağlar. Kubbe kasnağının alt kısmında kuzey güney yönünde 2. sıra : 3'er adet kemerli pencere daha mevcuttur.
Caminin arsası 2018 m2, iç alanı 510 m2 olup, 1000 kişi aynı anda namaz kılma kapasitesine sahiptir. Türbe içindeki sandukalarda; Kesikbaş Şeyh Abdullah Efendi(Kıble tarafı), yanında bir horasan ereni, (Büyük ihtimalle Lengeri Baba) onun yanında hizmet karı bayan, onların yanında hanımları ile Şeyh Mustafa Efendi yatmaktadır. İki küçük sanduka da da Şeyh Mustafa Efendinin çocukları yatmaktadır. Türbe 1978 de onarım görmüştür. Ayrıca türbede kapalı cam bir ayaklı dolapta Kesikbaş hazretlerinin cübbesi, kemeri ve tespihi mevcuttur.
Devamlı yanında durup cenaze namazı kılmamıza rağmen çoğumuzun bilmediği, cami altında galeri mevcuttur. Demir kapı ile korunan bu tünelle yeşil ırmağın altından karşıya geçilmektedir. Caminin kıble tarafında yer alan bu tünel girişi, merdivenle aşağıya inerek demir parmaklık arkasından seyretmemiz mümkündür. Günümüzde güvenlik sebebi ile giriş kısmının hemen akabinde duvar örülerek kapatılmıştır. ana camii altında yer almaktadır.
Eskiden cami çıkışında, kuzeydoğusunda bir hamam kalıntısı mevcuttu. Zeminden aşağıda kalmıştı. Kubbesi yol hizasında idi. Bu yüzden rahatlıkla kubbe pencerelerinden içerisi gözetlenebilirdi. Belediye başkanlarında Raif bey orada tavşan beslerdi. Çocukken gidip seyrederdik. Ücretsiz hayvanat bahçesi idi. Bugünkü kesikbaş kavşağının genişletilmesi veya çevre tanzimi sırasında yıkılmıştır.
Yine Kesikbaş çevresindeki tarihi yapılardan Hükümet binasından bahsetmek istiyorum. Caminin doğu tarafında iki katlı ahşap bir bina idi. Yıkılmasından önce bir süre de Mehmet Akif İlkokulu olarak hizmet vermiştir. Bu şekilde Turhal'ımıza ait eski tarihi yapılar bir bir yok edilmiştir. Turhal'ın yerleşimi çok eski diyince. Tarihi yapı niye yok sorusu soruluyor. Fakat bilinçsizce bu tarihi yapılarda yok edilerek tarihle bağlantımız kalmamıştır.
Kesikbaş ile Turhal ismi arsında da irtibat kuranlar vardır. Kesikbaş çarpışırken şehit düşen insanın vücudundan ayrıldıktan sonra, yuvarlanmış Dur-gal diye bir nida ile durdurulmuş. Turhal ismi buradan gelmektedir. Dur-gal telaffuz edile edile Turhal halini almıştır. 2006 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyonu yapılmış, cami giriş kapı yerleri değiştirilerek yeniden düzenlenmiştir.
Turhal Nerededir Google Mapsta Turhal
Şunu daha büyük bir haritada görüntüle: Location Klasik Keyifler 2012
Turhal Ziyareti yapmayı Düşünüyorsanız size küçükde olsa bir bilgi vermesi amacıyla Turhal gezinizde yol gösterici olacak bu sayfada,Turhal tanıtım videosu,Turhal görülebilecek yerlerle ilgili tanıtım filmini izlemek faydalı olacaktır.Turhal tanıtım filmini izleyin
Turhal Tanıtım Filmi
Turhal Gezilecek Yerleri İZLE
Turhal Manzaraları