Serik Seyahat Rehberi ve Tanıtım Filmi videosu
Ambarakaya
Serik-Sarıabalı-Akbaş güzergahında İlçe Merkezine 19 km uzaklıkta bulunan AMBAR KAYALAR, kral mezarları ve tarihi kalıntılarıyla ilgi çekmektedir. Bölgeye hakim ve yüksek bir tepe üzerinde kurulmuş yerleşim yeri kalıntılarıdır. Sarıabalı-Akbaş Köyü arasında yapılan yolculuk sırasında yaklaşık 3 km’lik bir yürüyüş sonucunda ulaşılan Ambarkayalar’ın yol güzergahında bol miktarda kekik, gelincik, papatya ve kardelen çeşitleri bulunmaktadır. Ayrıca eşsiz manzarasıyla da doğaseverleri karşılamaktadır.
ASPENDOS ANTİK KENTİ
Bilinen en iyi korunmuş antik tiyatroya sahip Aspendos Antik Kentine Antalya-Manavgat yolundan ayrılan asfalt bir yolla ulaşılır. Belkıs Beldesinde bulunan Aspendos, İlçemizin 8 Km. doğusunda Köprüçayı’ nın dağlık bölgesinden düzlüğe ulaştığı yerde M.Ö. 10. asırda AKALAR tarafından kurulmuştur. Antik devrin mamur zengin kentlerinden biridir. Muhteşem antik anfi-tiyatrosuyla dünyaca tanınmaktadır. Buradaki Tiyatro M.S.2. asırda ROMALI’ lar tarafından inşa edilmiştir. Kent biri büyük, biri küçük iki tepe üzerine kurulmuştur. Coğrafyacı Strabon ve Pamponrus Mela, Kentin AGRUSLU’ larca kurulduğunu yazmaktadırlar.
Aspendos önemli bir ticaret yolu üzerinde ve Köprüçay ırmağı ile limana bağlanmaktadır.
Aspendos’ un en önemli yapısı tiyatrosudur. Antik tiyatrolar arasında en iyi şekilde korunarak gelmiş bir açık hava tiyatrosudur. Bu tiyatro Anadolu’daki Roma Tiyatrolarının günümüze sahnesi ile ulaşabilen en eski ve sağlam bir örneğidir. Mimarı Aspendos’lu THEODORUS’ un oğlu ZENON’ dur. ANTONİUS PİU zamanında (138-164) yapılmıştır. Tiyatro, kentin yerli tanrıları ile imparator ailesine sunulmuştur.
Aspendos’tan geriye Roma döneminin kalıntıları kalmıştır. Derin bir vadiyle ikiye ayrılan tiyatronun yaslandığı tepede bulunan agora, bazilika, meclis binası ve anıtsal çeşme yapısı yer alıyor. Yaklaşık 20 km uzunluğundaki su kemerleri ve tepenin aşağısındaki düzlüklerde hamam, gymnasion ve stadion olarak kullanıldığı düşünülen yapılar bulunmaktadır.
Her yıl onbinlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmektedir.
ASPENDOS TİYATROSU
Aspendos, 13. yüzyılın başından itibaren Selçuklu Türklerinin yerleşimlerinin izlerini taşımaya başlar. Özellikle I. Alaeddin Keykubat’ın hükümdarlığı sırasında tamamen restore edilen tiyatro, Selçuklu tarzında zarif çinilerle süslenmiş ve saray olarak kullanılmıştır.
Antalya – Alanya karayoluna dönen yolun sonunda en görkemli, aynı zamanda işlevsel açıdan en iyi tasarlanmış ve en eksiksiz Roma tiyatrosu örneği ile karşılaşılır. Yapı, Yunan geleneğine uygun olarak bir tepedeki bayıra yapılmıştır. Orijinal giriş, sahne binasının iki ucundaki tonozlu paradoslardandır. Caeva yarım daire şeklindedir ve geniş bir diazoma ile ikiye bölünmüştür. Yukarda 21, aşağıda 20 oturma sırası vardır.
Seyircilerin güçlük çekmeden yerlerine oturabilmesi için dolaşım kolaylığı sağlamak amacıyla giderek yayılan merdivenler yapılmıştır, aşağı bölümde orkestra seviyesinden başlayan merdiven sayısı 10 iken bu sayı yukarıda diazomanın üst başlangıcında 21’dir. Daha sonraki bir tarihte yapıldığı düşünülen 59 kemerli galeri, üst caeva’nın bir ucundan diğer ucuna uzanır. Mimari açıdan bakıldığında diazomanın tonozlu galerisi üst caeva’yı destekleyen bir alt yapıdır. Protokolün genel kuralı olarak caeva’nın her iki tarafındaki girişlerin üzerinde bulunan localar imparatorluk ailesine ve kendilerini Roma’nın yürek tanrısı Vesta’ya adamış kutsal bakirelere ayrılmıştır. Orkestradan başlayıp yukarı çıkarak, ilk sıra senatörlere, yargıçLara ve büyükelçilere, ikinci sıra ise şehrin diğer ileri gelenlerine ayrılmıştır. Diğer kısımlar tüm vatandaşlara açıktır. Kadınlar genellikle galerinin altındaki üst sıralarda otururlardı. Cavea’nın üst kısmındaki oturulacak belirli yerlere yontulmuş isimlerden buraların da belli kişilere ayrıldığı açıkça anlaşılmaktadır. Tiyatronun oturma kapasitesini kesin olarak belirlemek imkansız olsa da 10.000 – 12.000 kişilik oturma kapasitesine sahip olduğu söylenir. Son yıllarda düzenlenen Antalya Film ve Sanat Festivali kapsamında tiyatroda verilen konserlerde tiyatroya 20.000 seyircinin alınabildiği görülmüştür.
Hiç şüphesiz tiyatronun en dikkat çekici öğesi sahne binasıdır. Yığma taştan yapılan iki katlı bu binanın alt katında, sanatçıların sahneye çıkışlarını sağlayan beş kapı vardır. Ortada porta regia olarak bilinen büyük kapı ve bunun iki yanında da porta hospitales olarak bilinen iki küçük kapı vardır. Orkestranın hizasındaki küçük kapılar ise, vahşi hayvanların saklı tutulduğu yerlere açılan uzun koridorlara aittir. Kalan parçalardan, duvarlardaki nişler ve bina formundaki küçük yapıların içine üçgen ve yarım daire biçimindeki küçük süs çatılar (pediment) altında heykeller yerleştirildiği anlaşılmaktadır.
Sütunlu üst kattın ortasındaki pediment’te şarap tanrısı, tiyatroların kurucusu ve koruyucusu olan Dionysos’un kabartması vardır. Sahne binası cephesinin bazı bölümlerinde görülebilen beyaz sıvanın üzerindeki kırmızı zikzak motifler, Selçuklu dönemine aittir. Sahne binasının üst kısmı oldukça süslü ahşap bir çatı ile örtülmüştür.
Aspendos’taki tiyatro olağanüstü akustiğiyle de meşhurdur. Orkestranın ortasında çıkartılan en ufak bir ses bile en üst sıradaki galerilerden rahatça duyulabilir. Zengin bir kültürel mirasın ortasında yaşayan Anadolu asilzadeleri şehirlerle ve onların etrafında bulunan anıtlarla ilgili hikayeler yaratmışlardır. Kuşaktan kuşağa aktarılan bu hikayelerden biri Aspendos Tiyatrosu ile ilgilidir. Buna göre; Aspendos Kralı, şehre kimin en fazla hizmet sunabileceğini görmek için bir yarışma düzenleyeceğini ve kazananın kızı ile evlenebileceğini ilan eder. Bunu duyan sanatkarlar son hız çalışmaya koyulurlar. Nihayet karar günü geldiğinde, kral herkesin çabasını bir bir inceler ve iki aday seçer. Bu adaylardan birincisi, şehre su kemerleri yolu ile çok uzak mesafelerden su getiren bir sistemi kurmayı başarmıştır. İkinci aday ise tiyatroyu inşa etmiştir. Kral birinci adaydan yana karar vermek üzere iken tiyatroya bir daha bakması istenir. Tiyatronun en üst galerisi civarında gezinirken nereden geldiği belli olmayan bir sesin derinden ve defalarca “Kralın kızı bana verilmeli.” dediğini duyar. Büyük bir şaşkınlık yaşayan kral, sesin nereden geldiğini arar ancak kimseyi bulamaz. Bu kişi, tabii ki, yarattığı şaheserin akustiği ile övünen ve sahnede çok kısık bir sesle konuşan tiyatronun mimarının ta kendisidir. Sonunda güzel kızı mimar kazanır ve düğün töreni de bu tiyatroda yapılır.
Güney parados’taki bir yazıttan, tiyatronun İmparator Marcus Aurelius (M.S. 161-180) döneminde Theodoros isimli bir Aspendoslunun oğlu mimar Zeno tarafından yapıldığını biliyoruz. Bu yazıta göre, Aspendos halkı Zeno’yu takdir etmiş ve onu stadyumun yanında geniş bir bahçe ile ödüllendirmiştir. Sahne binasının her iki tarafındaki girişlerin üzerinde bulunan Yunanca ve Latince yazıtlar, bize sahne binasının Curtius Crispinus ve Curtius Auspicatus isimlerinde iki kardeş tarafından hizmete sokulduğunu ve binayı tanrılara ve İmparatorun ailesine ithaf ettiklerini anlatır.
Tiyatroda bir gösteri sergilemek için hiçbir ücret talep edilmezdi. Gerekli prodüksiyon maliyetlerinin bir kısmı kamu kuruluşları tarafından karşılanırdı, ancak gösteri bittikten sonra elde edilen karın bir kısmı bu kuruluşlara geri dönerdi. Genellikle, oyunları izlemek ya da yarışmalara girmek isteyen biri, ücret ödemek ya da bilet almak zorundaydı. Biletler metalden, fildişinden, kemikten ya da çoğu zaman pişmiş kilden yapılır; bir yüzünde resim, diğer yüzünde ise oturma sırası ve numarası yazılırdı.
Serik Nerededir Google Mapsta Serik
Şunu daha büyük bir haritada görüntüle: Location Klasik Keyifler 2012
Serik Ziyareti yapmayı Düşünüyorsanız size küçükde olsa bir bilgi vermesi amacıyla Serik gezinizde yol gösterici olacak bu sayfada,Serik tanıtım videosu,Serik görülebilecek yerlerle ilgili tanıtım filmini izlemek faydalı olacaktır.Serik tanıtım filmini izleyin
360 Derece Serik İzle
Serik Gezilecek Yerleri İZLE
Serik Manzaraları