Vize; birisi UNESCO mirasına girmiş ve biri de girmeye hazırlanan iki eski başkentin İstanbul ve Edirne’nin arasında yer almaktadır. İstanbul’a 1,5 saat mesafede (138 km) henüz keşfedilmemiş bir coğrafyadır. Vize ilçesinin merkez nüfusu: 12.317, köyleri ile birlikte toplam nüfusu ise 28.611 dir (TUIK, 2012). Tarihi kültürü ve doğasıyla bir cennet köşesi olan ilçe, sakin, şirin ama geçmişteki ünü büyük bir ilçedir.
Vize ilçesi Bizans döneminden başlayarak önemli bir yönetim ve kültür merkezidir. İlçe tarihine dayanacak belgeler ilk olarak Traklar’dan itibaren başlar. Bu durumda Vize’nin tarihi M.Ö 4000 yıllarına dayanmaktadır. Mitolojik kaynaklara göre ilk BYZİA (kaynak perisi) ismini alan ilçemiz tarihsel dönemlerden sonra VİZE ismini almıştır. Günümüzde Kırklareli ili’ne bağlı bir ilçe olan VİZE oldukça zengin bir tarihi mirasa sahiptir. İlçemizin sahip olduğu zengin tarihi dokusunu; Gazi Süleyman Paşa Camii (Küçük Ayasofya), Şerbetdar Hasan Bey Camii, Vize Kalesi ve Surlar, Antik Tiyatro, Ferhat Bey Hamamı, Ferhat Bey Çeşmesi, Karakoçak Tepe, Asmakayalar Mağara Manastırı oluşturmaktadır. Doğal güzelliklerini ise; Çiftekaynaklar, Cehennem Şelaleleri, Kıyıköy, Yenesu Mağarası oluşturmaktadır. 1883 yılında Vize’de doğan ve eserlerinde Vize’ye geniş yer veren Dünyaca ünlü yazar Georgios VİZYENOS ‘’Trakya’da bir çok kasaba vardır. Fakat VİZE kadar güzeli yoktur.’’ sözünü önemle belirtmiştir.
Avrupa ile Anadolu arasında yer alan Trakya’nın coğrafi özelliklerinin yanı sıra kültürel yönden de önemli bir konumu vardır. Tarih öncesi dönemlere ait kalıntı ve buluntuları ile oldukça zengin bir tarihi geçmişe sahiptir. İlçenin isimleri Bizya, Bizye, Bida, Biza, Vissa, Vizili ve son olarak da Vize olarak bilinmektedir. “Bizye” olarak geçen bu ilk Vize adı Trak krallarından Byzas’ın ismine itahafen verilmiştir. Yunan mitolojisinde bu isim “Byzia”, kaynak perisi olarak geçmektedir. Bu bölge hemen her dönemde yerleşime sahne olmuştur. Yapılan araştırmalarla Vize tarihinin yaklaşık olarak M.Ö. 4. binin ortalarına kadar uzandığı anlaşılmaktadır.
M.Ö 4000’den beri yerleşik yaşam
1- Çömlektepe (M.Ö 4000)
2- Karakoçak Tepe (M.Ö 3200-1000)
3- Hisartepe (M.Ö 700- M.S 11 ve sonrası)
M. Ö. 4000- 1000 yıllarına dayanan Neolitik tarihi geçmişe sahip olan kent, Trakya’ya adını veren Trak kabileleri için önemli bir yerleşim yeri olmuştur.
Trakya’nın bilinen en eski halkı aslen Hint- Avrupa kökenli olan M.Ö. 3.yy. da Vize’de yerleşim gösteren ve bölgeye adını veren Traklardır. M.Ö. 7. yy’dan itibaren sırasıyla Pers, Yunan ve Makedonya uygarlıklarının egemenliğinde olan Trakya M.Ö. 335 yılına kadar Trak Krallığı hüküm sürmüştür. Daha sonra Batı Trakya, Roma, Bizans ve Osmanlı egemenliği altında yaşamıştır.
Kadir Öztürk’e göre, Trak kavimlerinin bir kısmı ile İskitler M.Ö. VIII. yüzyılda bugünkü Vize’nin yerinde bir yerleşme kurmuşlardır. Trak kavimlerinden Astlar Vize’yi kendilerine yurt edinmişlerdir. Yüksekçe bir tepenin üzerine yerleşen Astlar kuzeyde Ast Dağı (Istranca) dolayında hüküm sürmeye başlamışlardır. Tarihte bunlara serbest Traklar denmektedir. Bu kavim tarımcılığın yanında hayvancılıkta yapmaktaydılar. Kendilerine merkez olarak Vize’nin Hisar Tepe mevkiini seçmişler ve küçük bir prenslik kurmuşlardır.
Karakoçak Tepe Yerleşim alanı kalıntıları Adak çukuru – Trak dönemi örneklerinden
Vize M.S. 46 yılında Klavidus Döneminde (M.S. 41-54) Roma hâkimiyetine girdikten sonra gelişimini sürdürmüş, M.S. 338’de I. Konstantin Döneminde Bizanslılar Vize’nin hâkimi olmuş, şehir onarılmış ve gelişmiştir. Kaynaklarda Bizye’de, çiftçiler ve işçilerin çalıştığı geçmektedir.
M.S. 925 yılında Bulgar Çarı Simeon tarafından yağmalanan Bizye, 927 yılında Bizans ordusu tarafından tekrar geri alınmıştır. Vize ve bölgesi bu dönemde, belirli zamanlarda Gotlar, Batı Hunları, Avarlar ve Peçenekler gibi pek çok Türk kavimlerinin istilasına uğramıştır.
Vize ve bölgesinin Osmanlılar tarafından feth edilmesi, I. Murad (1362-1389) zamanında gerçekleşmiştir. XV. yüzyıl da Trakya’da üç idari merkezden biri olan Vize, kültürel açıdan da gelişmiş bir kentti. Dönemin önemli Osmanlı tarih ve edebiyatçısı Behişti Vize’de doğmuş ve “Tarih-i Behişti” adlı eserinde Osmanlı Tarihini kaleme almış, 1389-1502 yılları arasındaki olayları edebi bir dil ile açıklamıştır. Osmanlıların ilk yıllarında bir sancak görevi üstlenen Vize, XVI. yüzyıl ortalarında Rumeli eyaletine bağlı bir sancak olarak görülmekte ve Orhan Bey’in babası Osman Gazi’nin tasarrufunda bulunmaktaydı. Kanuni Sultan Süleyman Döneminde tapu tahrir defterine göre Kırkkilise (Kırklareli) sancağına bağlanmıştır. Günümüzde de bağlı olduğu il Kırklareli buradan gelmektedir.
MaMarmara Bölgesi’nin Trakya bölümünde, Kırklareli ili’ne bağlı bir ilçe olan Vize Dünya üzerindeki konumu itibariyle (X:3100000m-Y:5075000m) 41 derece 36 dakika, 52 saniye (41.6143) kuzey enlemleri ile 27 derece 50 dakika, 52 saniye (27.8478) doğu boylamları arasında yer almaktadır. İlçe Doğuda Karadeniz, güneyde Tekirdağ ili ile güneybatıda Lüleburgaz, batıda Pınarhisar ve kuzeyde Demirköy ilçeleri ile çevrilidir.
İlçe merkezindeki rakım 180 metre (Cumhuriyet Meydanı) olup, 1.119 Km2′yi bulan bir alan ile önemli yerleşim merkezlerimizden birisidir. Akarsu vadileri ile parçalanmış alçak alanlardan oluşan ilçe toprakları ilin doğu kesiminde yer alır. Kuzey batı-güney doğu doğrultusunda uzanan Istıranca Dağları (Yıldız Dağları) İlçeyi ikiye ayırır. İlçe sınırları içinde yüksekliği 400 metreye yaklaşan bu dağlık alanın doğu yamaçlarından çıkan sular Karadeniz’e batı yamaçlarından çıkanlar da Ege Denizine ulaşır. Karadeniz’e dökülen başlıca akarsular Papuç ve Kazan dereleridir. Ege Denizine dökülen Meriç Nehrinin başlıca kollarından biri olan Ergene nehrinin başlangıç kaynakları Soğucak ve Anadere ilçe topraklarından çıkar. Istırancaların özellikle Karadeniz’e bakan kesimleri meşe ve kayın ormanları ile kaplıdır.
İlçede kıyı alanları, akarsu yolları, dereler ve su kaynakları bolca bulunmakta ve doğal mirası çeşitlendirmektedir. Vize ilçesine olan bağlı Karadeniz Kıyı şeridinde önemli koylar bulunmaktadır. Bunlar Kıyıköy, Panayır ve Poliçe sahilleridir. Kıyıköy ilçe merkezine 35 km uzaklıkta, Panayır iskelesi ve Poliçe sahili ise ortalama 50 km uzaklıkta, özellikle yaz aylarında, kamp ve piknik olanağını, kum ve su sporları ile buluşturan sahillerdir.
Kıyı Şekilleri: Kıyıköy-İğneada arasında vadilerin ağızlarında küçük koylar ve yüksek alanlar, burunlar halinde oluşmuştur. Kıyı yer yer düz fakat falezlidir. Kuzey sektörlü rüzgarların oluşturduğu şiddetli dalgalar kıyıların altını sürekli oyarak, falezlerin oluşmasına neden olmuştur. Kıyı boyunca başlıca plajlar ise Kıyıköy, Panayır İskelesi ve Selves koylarındaki plajlardır.
AkAkarsular: Vize’deki akarsuların hepsinin havzası açıktır. İlçemiz sınırları içerisinde bulunan başlıca akarsular ise şunlardır.
Anadere: Vizenin kuzeyinde doğar, Mağaralar ve Dokuz Oluk Dereleri derenin kaynağını oluşturmaktadır. Dere daha batıda Karpuzkaldıran ve Pazarlı suları ile birleşerek menderi hareketlerle Ergene Ovasını batı-doğu doğrultusunda kat ederek Meriç nehrinin bir kolu olan Ergene’ye karışır.
Soğucak deresi: Soğucak köyü yakınlarında doğan dere 55 km. uzunluğa sahip olmasına rağmen su toplama alanının küçüklüğü nedeniyle yaz aylarında zaman zaman kurumaktadır.
Kazandere: Mahya Tepesinin güney yamaçlarında doğmakta olup Kıyıköy’ün güneyinde Karadeniz’e dökülmektedir. Suyu soğuk ve çok temizdir. Derede, sazan ve kefal balıkları avlanabilmekte, motorla yada kayıkla gezinti yapılabilmektedir.
Pabuçdere: Mahya Tepesinin güney yamaçlarında doğmakta olup Kıyıköy’ün kuzeyinde Karadeniz’e dökülmektedir. Suyu soğuk ve çok temizdir. Derede, sazan ve kefal balıkları avlanabilmekte, motorla ya da kayıkla gezinti yapılabilmektedir. Pabuçdere ile deniz arasında dar uzun ve temiz bir kumsal bulunmakta ve burada yazın kamp kurulabilmektedir. Ayrıca motor ve kayık ile tarihi Ayanikola Kilisesi de ziyaret edilebilmektedir.
Göller: İlçemiz sınırları içerisinde Panayır İskelesi yakınlarında, Kıyıköy’ün kuzeyinde ve güneyinde yer alan koylarda, çoğunlukla yaz aylarında akarsu önlerinin kapanmasıyla oluşan lagün gölleri ve Aksicim köyü sınırları içerisinde İSKİ’nin İstanbul’un su ihtiyacına cevap verebilmek üzere yaptırmış olduğu baraj gölü bulunmaktadır.
Deniz: İlçemizin doğusunda Karadeniz yer almaktadır. Karadeniz’e dökülen akarsuların fazla miktarda tatlı su taşımaları ve yağışların bol olması nedeniyle yüzey sularını tuzluluk oranı düşüktür.Tuzluluk oranı Kıyıköy kıyılarında %0.16 dır.
Oğlak Çevirme ÇaÇamlık Restaurant-VİZE
Kullanilan Malzemeler
3kg Oğlak Eti
Üzerini Kapatacak Miktarda Oğlak Gömleği
İstenilen Miktarda Tuz
HAZIRLANIŞI: Oğlak eti tuzlanarak tepsiye konur. Üzerine gömlek yağı serilir. Fırında üstü kızarana kadar pişirilir. Piştikten sonra gömlek yağı çıkarılarak servis edilir.
Isırgan Otu Çorbası Pazarlı Doğa Restaurant
Malzemeler
200 gr Isırgan Otu
500 gr soğan
250 gr havuç
100 gr pirinç
Karabiber, kimyon, nane, kekik
HAZIRLANIŞI: Soğan, ısırgan ve havuçlar birarada pişirilir. Daha sonra pirinç ilave edilir piştikten sonra tüm malzemeler robottan geçirilir. Kısık ateşte tüm malzemeler pişirilir ve son olarak baharatlar eklenir.
KiKiremitte Mantarlı Alabalık Pazarlı Doğa Restaurant– Balkaya
Malzemeler
Porsiyonluk alabalık (200-250 gr)
Mantar
Domates Sosu
HAZIRLANIŞI:Balıklar temizlenip hafif tuzlanmış alabalık toprak güveç kabına konur üzerine kültür mantarı ve domates sosu ilave edildikten sonra fırına verilir. Mantarlar hafif piştikten sonra üzerine mozerella peyniri ilave edilerek pişirilir.
Ihlamur Çiçeği Balı İlçemizde arıcılıkla ilgili düzenlenen sertifikalı kursların ardından Bal Üreticeleri Birliği kurulmuştur. Kendi imkanları ile bal üreten kişilerin bu kurslara katılımı ile üretilen balların yerel değerinin nasıl arttırılacağı vurgulanmıştır. İlçede özellikle arıların kovalarının ıhlamur ağaçlarına yakın bölgelere kurulması ile ıhlamur çiçekleri özünden elde ettiği nektarlarla oluşan ballarda % 60’a varan oranda ıhlamur çiçeği bulunmaktadır.
Vize Peyniri Malzemeler
Süt
Maya
Tuz
Vize’ye has olan Klasik Tam Yağlı Beyaz Peynir ilçemize yakın köylerdeki mandarılarda üretilmektedir.Peynir pastorizayon işleminden geçerek üretilmesinin ardından min 3 ay soğuk hava depolarında bekletildikten sonra satışa sunulmaktadır.
Antik Tiyatro M.S. 2. yy’a tarihlenen Vize Odeon’u, Bizans döneminde tahribata uğramıştır. Yapılan kazılarda elde edilen buluntular arasında çok sayıda Roma,Bizans ve Osmanlı dönemine ait objeler ( keramikler, cam ve metal buluntular ) ile mermer üzerine kabartma sahne rölyefleri ve heykeller yer almaktadır. Döneminin en iyi örnekleri olarak düşünülen buluntular Kırklareli Müzesi’nde ziyaret edilebilir.
Tiyatro yapısı, Çömlektepe’nin Güney eteğinde yer almaktadır. 1995 ve 1997 yılları arasında üç sezon gerçekleştirilen kazı çalışmaları ile açığa çıkarılan yapı, Türkiye Trakyası’nda (Greko-Romen)şu ana kadar bilinen tek Roma Dönemi tiyatrosu olma özelliğine sahiptir.2003 yılında yapılan son çalışmada,Tiyatro oturma sıraları, sahne binası ile açığa çıkarılmış ancak arkeolojik esaslı bir çalışma kazısı gerekmektedir. Vize, Ege coğrafyasında en önemli özelliklere sahip Ephesos Antik Şehri kadar önemlidir.
Hagia Sofya: Bilge , Bilim Merkezi. Hem İbadet, Hem Eğitim Yeri
M.S.6 yy’a ait Küçük Ayasofya Justinyen dönemine tarihli, ilk yapımı bazilika tarzında bir Bizans mabedidir. Bizans mimarisinde az rastlanır mimari özelliklerdeki yapı taş ve tuğla duvarlara karşılık üç apsisli kilise ahşap bir çatı ile kaplıdır. Bizans dönemine ait freskler arasında Vize’li Maria’ya ait fresk başka bir önem taşır. Buna karşılık Osmanlı dönemine ait kalem işleri ve suluboya süslemelere raslanmaktadır.
Vize’nin günümüzde toprak üstündeki en önemli kültür mirası, ‘Vize Ayasofyası’ olarak bilinen yapıdır. Bu yapı Küçük Ayasofya, Büyük Cami veya Gazi Süleyman Paşa Camii adlarıyla da anılır. Bizye kentinin iç ve dış surları arasında yer alan bu büyük yapının, kentin Roma Bizans Psikoposluk Merkezi devrindeki ana kilisesi olduğu düşünülmektedir. Vize Ayasofyası, Bizans sanatı tarihi için önemli bir eserdir Altta bazilika ve üstte Yunan haçı olmak üzere iki ayrı plan tipinin bir arada kullanılması ile oluşturulmuş sıra dışı bir mimari düzene sahip olan yapı, güney Yunanistan’ın Mora yarımadası kiliseleri ile benzerlik gösterir ve Bizans İmparatorluğu’nun başkentine yakın tek örnek olması dolayısıyla da öne çıkar.
Bu tür çifte planlı kiliselere genellikle son devir Bizans mimarisinde ve eyaletlerde rastlanmaktadır. Yapının diğer bir özelliği, Hıristiyanlık için büyük öneme sahip azize Maria’nın hikayesindeki yeridir. Ermeni bir asilzade kızı olan Maria, 9-10. yüzyıllarda yaşamış ve garip bir yoldan şöhret kazanarak azize olmuştur. Maria’nın eşi donanma komutanı (drungarios) Nikephoros’un, Bulgar Çarı Simegon’a karşı 894-96’da yapılan harekatta Vize kumandanı olduğu, o sıralarda Maria’nın burada bir uşak ile uzun bir ilişki yaşayarak 902 ya da 903’de öldüğü ve Vize’nin piskoposluk kilisesine gömüldüğü bilinmektedir. Sonraları Maria’nın mezarı çeşitli mucizelere sebep olmuş ve kocasının rüyasına girerek ondan özel bir şapel istemiştir. Artık azizlik mertebesine eriştiği kabul edilen Maria için özel bir şapel yapılarak mezarı taşınmıştır. Ermen Kilisesi olup Arius Mezhebi öğretisi verilmiştir.
Şerbetdar Hasan Bey (Paşa) Cami Şerbetdar Hasan Bey Camii eski bir havra merkezi iken Gelibolulu Mir-i Ekber Hasan Bey tarafından 14. yy’da camiye çevrilmiştir.Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan eser, Mimar Sinan Mahallesi İçkale mevkiinde yer almaktadır. Kare planlı, kübik gövdeli ve tek kubbeyle örtülü olan eser moloz, kabayonu ve düzgün kesme taş, tuğla ve devşirme malzeme ile inşa edilmiştir. Yer yer almaşık duvar örgüsünün de görüldüğü yapıda, özellikle kapı ve pencere söveleri ile giriş kemerinde mermer malzeme kullanılmıştır. Kemerlerde, kasnak ve kubbede, taş ve tuğla malzeme almaşık teknikte uygulanmıştır. İç mekanda kubbeye geçişlerde ve kubbe yüzeyinde renkli bitkisel ve yazı karakterli kalem işi süslemeler mevcuttur. Yapı, 1362’den önce Havra olarak kullanılırken 1362 ve sonrasında Dergah, Mescit, Cami olarak kullanılmıştır. Minare restorasyondan sonra eklenmiştir. Kayıtlara göre Hasan Bey’in Hayrabolu ve Vize’de birçok arazi ve binayı bu camiye vakfettiği anlaşılmaktadır.
Ferhat Bey Hamamı Mimar Sinan Mahallesi Hamam Sokak’ta yer almaktadır. Hamamın en erken dönemi Roma Döneminden günümüze kadar devam eder. Yapı, geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet Dönemi özellikleri taşımaktadır. Bizans devrinde tek bölümlü olarak yapılmasına karşın, Osmanlı devrinde çifte hamam formuna sokulduğu anlaşılmaktadır. Ana yapı büyük bir soyunmalık, bir ılıklık ve iki yıkanma hücresinden meydana gelir. Ancak sonraki dönemlerde orjinal özellikleri değiştirilmiştir.
Ferhat Bey Çeşmesi İlçenin Mimar Sinan Mahallesi, Hamam Sokak’ta bulunan çeşme ilk olarak 16 yy’da Ferhat bey tarafından yaptırılmış, en son 1838’de onarım geçirmiştir.Harap durumda fakat faal durumdaki çeşmenin kitabesi Kırklareli müzesindedir.
Vize Kalesi ve Surlar Vize kalesinin ilk olarak M.Ö. 72-76 yıllarında yapıldığı düşünülse de, bugün Edirne müzesinde görülebilecek olan kale onarım kitabesi M.S. 2 yy’a tarihlenmektedir. Özellikle İmparator Jüstinyen döneminde olmak üzere, Bizans döneminde çeşitli onarımlar ve ilaveler yapıldığı anlaşılmaktadır. Sur kalıntıları, su kuleleri ve iç kale kapısının oluşturduğu batı ve güney yönündeki izleri günümüzde de görülebilmektedir.
Vize Kalesi Hisartepe’de yer almaktadır. Kent merkezinin en yüksek noktasında çift surlarla desteklenmiştir. Bu surların arasındaki günümüzde mevcut olmayan bölümleri sayılmazsa, tepeyi tam olarak sardığı söylenebilir. Kaleye ve surlara ait taşların büyük kısmı, özellikle 19. yüzyılın başlarında talan edilerek civardaki inşaatlarda kullanıldığından küçük bir kısmı korunabilmiştir.
Kale Antik dönemde inşa edilmiş olup belli dönemlerde savaş, imari depremden zarar görmüş durumda olup tadilat edilerek günümüze kadar gelebilmiştir. Akropolün en üst noktasında bir kemer açıklığı / kapı, surlara geçiş vermektedir. Bu kapıdan ayrılarak dairevi bir yön takip eden ve zemin seviyesinden 5-10 cm yükseklikte bulunan bazı sur kalıntıları ve bunun daha doğusunda da burçtan düşmüş olması muhtemel kalıntılar mevcuttur. Kalenin kuzey ve Batı cephesi daha derin olup bu cephede ki bedenduvarları daha kalın tutulmuştur. Kale üzerinde iç kaleye ait bir burç ve dış kaleye ait (yolda) bir burç bulunmaktadır.
Karakoçak Tepe ve Soğucak Köyü Kaya Sunakları Karokoçak Tepe ve Soğucak Köyü sınırlarında yer alan Gemikaya Mevkiindeki Kaya Sunaklar türlerine ender rastlanan Trak dönemi tarihi kalıntılar olarak göze batmakta. Trak Başkenti olduğu süreçte Karakoçak ve çevresinin Vize’nin en etkin kesimi olduğu ve tipik Avrupa’dakiler benzeri bir Demir Çağı ve sonrası kutsal ve iskan alanı olduğu, yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Asmakayalar Mağara Manastırı 9.yy Bizans dönemine tarihlenen yapılar topluluğu, bölgenin karstik yapısı içerisinde yer alan doğal mağraların insan eliyle düzenlenmesiyle oluşturulmuştur. Vize Asmakayalar mevkiinde yer alan mağra manastırı şapel,mezar şapeli, keşiş hücreleri, tek nefli bir kiliseden oluşan bir yapılar topluluğudur. Ne yazık ki önemli ölçüde insan eliyle tahribata uğratılmıştır.
Kıyıköy
Vize sadece Tarihi dokusuyla değil aynı zamanda doğal güzellikleri ile de çok zengin bir ilçe. İlçeye bağlı Kıyıköy beldesi tam bir turizm cenneti.
Ayanikola Manastırı ve Kalesinin yanında alabildiğine uzun ve temiz kumsalları şehrin iki yakasını saran Trakya’da olta ile balık avlayabileceğiniz kadar temiz kalmış ender tatlı sularda Kazandere ve Pabuçdere’de deniz bisikleti veya kayık ile tur atmak ayrı bir zevk tabiki.
Hele içerisinde Amozonları andıran orman dokusu ve yaban hayvanlarının yaşamını canlı görmek girince gerçekten burayı ziyarete değiyor.
Cehennem Şelaleleri Vize’nin Kızılağaç köyü yakınlarında yer alan Cehennem Şelaleleri dere yatağının aktığı vadi tabanı boyunca teraslar yaparak uzanan karstik kayaçlardan dökülen irili ufaklı bir dizi şelaleden oluşur. Çok yüksekten dökülmeyen Cehennem Şelaleleri manzaraları ve oluşturdukları gölcüklerle özellikle doğa yürüyüşçülerinin ve fotoğrafçıların cazibe merkezidir. Özellikle ilkbaharda doyumsuz güzellikler sunan Cehennem Şelaleleri son zamanlarda adını duyurarak yazılı basında ve görsel medyada yer bulmuştur. Cehennem Şelaleleri’ni oluşturan Kerevit derenin alt bölümlerinde eski su değirmeni kalıntıları da doğa yürüyüşçülerinin güzergâhları üzerindedir.
@otobusucakbilet kullanıcısından Tweetler |
|