Perşembe İlçesi, doğudan Ordu Merkez, güneyden Ulubey, batıdan Fatsa ve Kuzeyden Karadeniz ile çevrilidir. Yüz ölçümü 226 Km2 olup İlçe toprakları engebeli bir görünümdedir. Fazla yüksek olmayan Tepeler derin ve dik vadilerle birbirinden ayrılmıştır. Tepeler kıyıya dik bir şekilde inerek zaten girintili çıkıntılı olan sahilde ufak koylar meydana gelmiştir. Tepelerin denize dik olarak indiği Perşembe topraklarında iki önemli kara çıkıntısı görülür. Bunlardan Kuzeyde uzun bir kara parçası olarak denize doğru uzanan Yason Burnu, diğeri ise derin ve dik bir Koy’un üzerindeki Çam Burnu’dur. Bu kara parçaları Perşembe Limanını Karayel rüzgârlarından korumaktadır. Bunun tabii bir sonucu olarak ta Perşembe tabii bir Liman halindedir. Ilıman bir iklime sahip bulunan Perşembe İlçesi bitki örtüsü bakımından çok zengin bir bölgedir. Çıplak bir toprak parçası dahi görmek mümkün değildir. Yeşil her tonuyla bütün zenginliğini toprağı bir makyaj gibi süslemiştir. Çevre yolunun Perşembe’nin arkasından geçmesi ile Karadeniz’de tek bakir kalan koy ve plajlar Perşembe’de bulunmaktadır.
Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları, her devirde inanlığın ilgisini çekmiş, üzerinde onlarca devlet kurulmuş bir yerdir. Karadeniz kıyılarında yaşayan toplulukların başında Etiler, Miletliler, Kimriler, İskitler, Persler, Kalipler, Tiborenler, Mosinoikler, Makronlar, Frigler, Amazonlar, Pontuslar ve nihayetinde Türkler gelmektedir. Perşembe Kasabası’nın kuruluşu; 19.yy ilk yarısında 1824 tarihinde, Kozağzı Deresi’nin güneyinde bulunan, bu günkü meydan Cami ve onun ön tarafında küçük teknelerin yanaşabileceği bir iskelenin yapılışı ile başlamıştır. Zamanla değişip gelişerek, bu günkü kasabamız meydana gelmiştir.
Kasabamızın çevresindeki yerleşim, en az 2500 yıl kadar önce başlamıştır. Karadeniz’in üç tabi limanından biri olan Vona Limanı, deniz ticareti yapan denizcilerin fırtınalı havada barındıkları, ihtiyaçlarını giderdikleri bir yerleşim birimi olarak kurulmuştur. İyonlu, Miletli denizcilerin başlattığı deniz ticaretini, zamanla Cenevizli denizciler devam ettirmişlerdir. Cenevizliler Vona Limanı’nın kuzey tarafına bir kale yaptırmışlardır. Bu kale, bu günkü Kaleyaka Mahallesi’n
Ordu ve yöresi, daha sonra Selçuklular tarafından sınır boylarına yerleştirilmiş, Oğuzların bir kolu olan Çepniler tarafından Türkleştirilmiştir. İç kesimlerdeki vadilerde yerleşim, sahillerden daha önce başlamıştır. Bu nedenle, sahil, Kasaba ve Köylerimiz genç yerleşim birimleridir. Bunlardan biri olan Perşembe Kasabası, 200 yıllık bir geçmişe sahiptir. Kasabamız; Pirzade Hacı Mustafa Kaptan’ın yaptırdığı bir Cami ve İskele ile yerleşime açılmış olup zamanla Cami’nin etrafına denizci depoları, dükkanlar ve Kayık yapılan atölyeler kurulmuştur. Piroğlu Hacı Mustafa Kaptanı izleyerek, 19. yy ilk yarısı ve ikinci yarısında, Hacı Kaptan’lar, Ilgıtoğlu İbrahim Reis’ler, Hacı Çakır Kaptan’lar, Ali Reis Oğulları (Alizoğlu) gibi başka denizciler aileleriyle birlikte Kasabamıza yerleşmişlerdir ve Kasabamızın ilk sakinleri olmuşlardır. Bu gün Kasbamız’da yaşayan ailelerin bir kısmı, civar Köyler’ den gelip yerleşmişlerdir. 93 Harbi denilen, 1877 Osmanlı-Rus savaşı sonunda Çarlık Rusya’sı baskılarından kaçan Gürcü asıllı vatandaşlarımızın Kasabamız ve civarına yerleşmesiyle, Nüfus daha da çoğalmış, Niyabet-i Satılmış diye anılan, bu günkü Efirli de bulanan Nahiye’ nin en kalabalık köyü olmuştur. 93 Harbinde Milis kuvvetleri ile Ruslara karşı savaşan, Çürüksulu Ali Paşa, Giresun Mutasarrıfı olduğu zaman, Ordu’nun ve özellikle Perşembe’nin gelişmesine büyük katkıları olmuştur. 19. yy ilk yarısından sonra, yeni kurulan bu yerleşim birimi VONA adıyla anılmıştır. 25 Haziran 1945 tarihinde Kasabamızın adı Perşembe olarak değiştirilmiş ve Ordu ilinin 5. ilçe merkezi olmuştur. Her yıl Haziran ayında yapılan şenliklerle ilçemizin kuruluş yıl dönümü coşku ile kutlanmaktadır. İlçenin arazi yapısına göre halkın çoğunluğu tarımla uğraşmaktadır. Toplu yerleşim alanları bulunmamaktadır. Yerleşim yerleri serpiştirilmiş durumdadır. Her Köy’ün Elektriği, suyu, Telefon şebekesi bulunmaktadır. İlçe Halkından bazı hanelerden bir veya birkaç kişi yurt dışında çalışmakta, çoğunluğu Öğretmen olmak üzere pek çok Kamu görevlisi bulunmaktadır.
İlçe Nüfusunun büyük bir kısmını yerli Halk, Memur ve Öğrenciler oluşturmaktadır. İlçede Ticaret ve Balıkçılıkta yapılmaktadır. Tarımda en önemli mahsul Fındık olmak üzere peşinden son yıllarda önem kazanan Kivi ve Çilek tir. Hayvan sayısı mahdut olup genellikle sığır türündedir. İlçede Ticaret ve Sanayi, Ordu İlinin yakın mesafede olması nedeniyle gelişmemiştir. İlçede ekonomik yönden etkisini gösteren en önemli bir kolda Balıkçılıktır. Perşembe’nin doğal bir liman olması sebebi ile yılın 365 günü taze balık bulunmaktadır.
Perşembe kıyılarında, çoğu sualtı Zostera (denizotu) çayırlarından beslenen dikenli Kalkan, Çaça Balığı, Kaya Balığı, İstavrit, Tirsi, Vatoz, Barbun, Sargana, Has Kefal ve Mezgitler yaşar. Açık sularda, Yunus ve Domuz Balığı kolonileri arasında iki tür Karadeniz’i dolaşan yavaş daire biçiminde bir göç yolu izler, neredeyse tarifeli gemi gibi düzenli bir biçimde yol alırlar. Bunlardan biri uskumru ailesinden olan palamut’tur. Diğeri Hamsi; Karadeniz ançüezi dir. Soyunu sürdürüp bugüne kadar kalabilen Hamsi sürüleri Temmuz veya Ağustos ta Odessa Körfezinde yumurtlar ve saat yönünde tersine olan göçlerine Ağustosun son haftası ve Eylül başlarında devam ederler. Günde 20 km. Kadar yol kat ederek, bu gün bile her birinin ağırlığı 20.000 tona ulaşan sürülerle Tuna deltasını geçer, Romanya ve Bulgaristan açılarından Doğuya yönelir ve Anadolu kıyılarına ulaşır. Kasım başlarında sürü daha da irileşerek Perşembe sularına girer. Artık sofralarımızdadır Hamsi. Bunun dışında tüm Türkiye’de yılın 12 ayı 365 gün her daim balık bulunan ve tutulabilen tek yer Karadeniz’in Perşembe kıyılarıdır.
Perşembe İlçesi, bilhassa Tarım ürünlerinin bol ve çeşitlerinin zenginliğinin yanı sıra, bir Balıkçı Merkezi olarak da tanınan bir iş merkezidir. İlçe ekonomisi tarıma dayalıdır. Çiftçi Aileleri küçük işletmeler halinde, Bahçe ve Tarla ürünlerini hasat edip ihtiyaçlarından fazlasını pazarlarda satarlar. Son yıllarda seracılığa büyük yer verildiği Mantar ve Çilek üretme çalışmalarının yaygınlaşmaya başladığı görülmektedir. Ordu İlinden gelen satıcılar için çok canlı bir hafta pazarı kurulmaktadır. Pazartesi günleri yapılan bu hafta pazarında İlçenin belirli yerlerinde sergiler açılır. Buralarda, başta Giyimle ilgili olmak üzere hemen her çeşit Eşya satılmak üzere pazarlanır, İlçe hudutları içinde işyerleri mevcuttur. Bakkal, Market, Kuyumcu, Beyaz Eşya Satıcısı, Manifatura ve Tuhafiyeciler, Fırın, Pasta hane, manav gibi iş yerlerinin yanında Nakliyeciler, Balıkçılar, Restaurantcılar, Oto Tamircileri, Soğuk Demir işi yapanlar ve ayrıca İlçenin sınırları içerisinde kurulan iki Tekstil Fabrikası ve Gümüş imalat atölyesi yerlerini almışlardır.
Malzemeler:
1 kg hamsi
1/2 kg pirinç
3 baş orta boy soğan
2 kahve fincanı kuşüzümü
1 tatlı kaşığı karabiber
1,5 kahve fincanı çamfıstığı
1 su bardağı ayçiçek yağı
yeteri kadar tuz
300 gr. Tereyağ
Yapılışı:
1- İnce ince doğranmış soğanlar 1/2 su bardağı zeytinyağında pembeleşinceye kadar kavrulur. İyice yıkanmış ve süzülmüş pirinç çamfıstığıyla birlikte soğanın içine katılır. 2-3 dakika kavrulduktan sonra 3 su bardağı sıcak su ve yağ katılır. Tencerenin kapağı örtülerek pilav pişirilir.
2- Diğer tarafta hamsiler kılçıklarından ayrılarak fileto haline getirilir.
3- Hamsilerin yarısı tavaya bir sıra dizilir. Pişen ve henüz dinlendirilmemiş durumdaki pilava kuşüzümü katıldıktan sonra pilav hamsilerin üstüne boşaltılır.
4- Pilavın üstüne de kalan hamsiler dizildikten sonra çok hafif ateşte alt üst edilerek kızartılır.
5- Sonra ters çevrilerek servis tabağına boşaltılır ve sıcak sıcak servis yapılır.
Malzemeler:
1 kg Hamsi
3 baş orta büyüklükte soğan
1 çay bardağı zeytinyağı
1 limon
tuz
karabiber
maydanoz
Yapılışı :
Hamsiler ayıklanarak kılçıkları çıkarılır. Tepsiye dizilir. İnce doğranmış soğan, halkalar halinde kesilmiş limon, maydanoz, karabiber ve tuz hamsinin üzerine serilir. Tepsinin ağzı kapak ile örtülür. Bir süre pişirildikten sonra sıcak servis edilr.
Malzeme :
1 bağ pancar,
1 baş soğan,
1 tane acı biber,
2 kaşık yağ,
yeterli kadar tuz.
Yapılışı :
Pancar temizlenip yıkanır. İnce ince doğranır. Bir tencerede yağ eritilir. İncecik doğranmış soğanlar bu yağda pembeleşinceye kadar kavrulur. Üzerine malzemenin miktarına göre su ilâve edilir. Pancarın yeşil rengini koruması için kaynayan suya önce tuz atılır. Sonra doğranmış pancar ile önceden haşlanmış fasulye katılır. (Fasulye yerine, mevsimine göre ve ailenin ekonomik durumuna göre posul, mısır yarması, bulgur, pirinç de katılabilir.) Birlikte epeyce kaynadıktan sonra elenmiş mısır unu bir elle kaynayan yemeğin içine azar azar dökülür. Diğer elle tahta kaşıkla topaklanmaması için devamlı karıştırılır. Yemek ocaktan indirilmeye yakın bir parça biber ilâve edilir. Arzuya göre iç yağı bir tavada yakılarak, yemeğin üzerine gezdirilir. Daha sonra servis yapılır.
GEREKLİ MALZEME
Yarım kg çorbalık Mısır Yarması
2 su bardağı Yoğurt
40 g Tereyağ
1 çorba kaşığı Kuru Nane ve Tuz.
YAPILIŞI
Mısır yarmasını akşamdan ılık suyla ıslatın. Tencereye alıp, üzerine çıkacak kadar sıcak su
ilâve edin. İyice yumuşayıncaya kadar ara sıra kaynar su ilâve ederek pişirin. Yarmayı büyük bir
servis kâsesine alın. Yoğurda tuz ekleyip çırpın. Yarmaya ilâve edip, karıştırın. Tereyağını ısıtıp,
naneyi kavurun. Sosu çorbanın üzerine gezdirip servis yapın.
Arzu edilirse yoğurt yerine süt de ekleniyor.
NOT: Çorbada kullanılan mısır yarması süt mısırdan hazırlanıyor. Mısırlar koçanları ile gölgede
kurutulup, daneleri biraz dövülerek elde edilir.
Malzemeler :
Galdirik (Taze ve diri olmalı (1 bağ),
Yeşil Soğan veya Kuru Soğan (3 – 4 tane),
Sıvıyağ (Mısır Özü, Ayçiçeği Yağı ½ çay bardağı),
Maydanoz (Taze Maydanoz ½ bağ),
Pulbiber,
Yumurta (1 adet).
Yapılışı :
Galdirik temizlenip, yıkanır. İnce ince doğranır. Tuzlu kaynar suda haşlanır. Üzerinden soğuk su geçirilir. Bir tencereye sıvı yağ konur. Soğan doğranır, pembeleşinceye kadar kavrulur. Pulbiber ilâve edilir. Kavrulmuş soğan üzerine galdirik boca edilir. Karıştırılarak kavrulur. Kıyılmış maydanoz katılır. Bir kapta çırpılmış yumurta karışıma dökülür. Pulbiber serpilerek servis yapılır.
NOT : Galdirik saplı, yeşil yapraklı bir bitki olup, ilkbahar ve yaz aylarında doğada kendi başına çıkar. Taze iken toplanır. Sadece gövde kısmı yenilir.
Malzemesi:
2 bağ melocan
2 baş orta büyüklükte soğan
1 kaşık yağ ve
yeterince tuz
Yapılışı:
Melocanlar temizlenip, yıkanır. Kaynayan suyun içine atılarak haşlanır ve süzülür. Soğuk su içinde bekletilir. Sudan çıkarılıp sıkılarak doğranır. Ayrı bir kapta ince doğranmış soğan yağda pempeleşinceye kadar kavrulur. Doğranmış melocan ve tuz ilave edilerek tekrar kavrulur.
Malzemeler:
- 2 su bardağı mısır unu (250 gr)
- 2 çorba kaşığı zeytinyağı
- 2 çorba kaşığı süt
- 1 çorba kaşığı dolu dolu yoğurt
- 1 silme tatlı kaşığı tuz
- 2 silme tatlı kaşığı toz şeker
- 1 çay kaşığı karbonat
- Kek kıvamı elde edilinceye kadar eklenecek su
Mısır ununu eledikten sonra içine su hariç tüm malzemeleri ekleyin. Yumuşak bir kek hamuru elde edinceye kadar su ekleyin. Önemli ipucu: Ekleyeceğiniz suyun bir özelliği var: Kaynattığınız suyun kaynarlığını biraz almak için içine az bir miktar içme suyu katmanız gerekiyor. Yani suyun ılık değil, sadece kaynarlığının biraz kırılması lazım. Yağlanmış tepsiye yaydığınız çiğ hamurun üzerinde, bıçak yardımıyla dilimleri belirleyin. Ekmek piştiğinde üzerinde bu izler kalacak ve porsiyonlara ayırmanızı kolaylaştıracak. Silikon kalıp kullanmak daha pratik olsa da, yağlayacağınız bir borcamı da kullanabilirsiniz. Önceden ısıtılmış 200 derece fırında yaklaşık 30–40 dakika pişirin.
Tavsiye: Beliz der ki: “Mısır ekmeğine eklediğiniz suyun kaynamış olması çok önemli; aksi takdirde ekmeğiniz ılık su ile yapılan çay misali köpük köpük olur.” Mısır ekmeğini ufak kalıplar içinde, (Dondurmalı Pasta tarifinde kullandığımız kalp kalıp gibi) porsiyonluk olarak da pişirebilirsiniz.
Malzemeleri :
1 demet pancar yaprağı
500 gr konserve mısır tanesi
2 soğan
30 gr tereyağı
1 kahve fincanı sıvıyağ
Yarım demet maydanoz
2 çorba kaşığı biber salçası
1 kase sarımsaklı yoğurt
Yarım çay kaşığı toz kırmızıbiber
Tuz
Hazırlanışı :
Soğanları soyup küp şeklinde doğrayın. Tereyağını eritip soğanı kavurun. Kırmızıbiber ve tuz ilave edip karıştırın. Mısır ve kıyılmış maydanozu mısıra ekleyip karıştırın.
Pancar yapraklarının sap kısımlarını kesip haşlayın ve süzün. Damarlı kısımlarından ikiye kesin. Her bir parçasına birer kaşık iç malzeme ekleyip üçgen şeklinde sarın ve tencereye yerleştirin. Salçayı suyla ezin. Sıvıyağ ekleyip karıştırın ve sosu yemeğin üzerine gezdirerek dökün. Biraz su ekleyip kapağı kapalı şekilde pişirin. Sarımsaklı yoğurtla birlikte sıcak servis yapın.
Malzemeler :
Sakarca (3 bağ),
Yumurta (1 adet),
Tuz 1 yemek kaşığı
Mısır Unu 4 yemek kaşığı
Sıvıyağ ½ çay bardağı
Yapılışı :
Sakarcalar temizlenip, yıkanır. Kaynayan tuzlu suda soğan kısımları yumuşayıncaya kadar haşlanır. Suyu süzdürülür. Sonra ince ince doğranır. İçine yumurta, mısır unu, gerekirse bir tutam tuz ilâve edilip, karıştırılır. Teflon tavada sıvıyağ ile alt üst edilerek kaygana şeklinde kızartılır. Sıcak dilimlenip servis edilir.
Fasulye Turşusu Kavurması:
Malzemesi: 1 tabak fasulye turşusu, 2 orta büyüklükte kuru soğan, yağ
Yapılışı: İnçe kıyılmış soğan yağda pembeleşinceye kadar kavrulur. Üzerine önceden tuzu çıkarılmış fasulye turşusu katılarak karıştırılır. Bir süre kavrulur.
Domates Turşusu Kavurması:
Malzemesi: 1 tabak domates turşusu,2 orta büyüklükte kuru soğan, yağ
Yapılışı: İnçe kıyılmış soğan yağda pembeleşinceye kadar kavrulur. Üzerine önceden tuzu çıkarılmış doğranmış fasulye turşusu katılarak karıştırılır. Bir süre kavrulur.
Salatalık Turşusu:
Malzemesi:1 tabak salatalık turşusu, 2-3 orta büyüklükte kuru soğan, yağ
Yapılışı: İnce doğranmış soğan yağda pembeleşinceye kadar kavrulur. Üzerine önceden tuzu çıkarılmış ve doğranmış salatalık turşusu katılarak karıştırılır. Bir süre kavrulur.
Kelem Lahana Turşusu Kavurması:
Malzemesi: 1 tabak kelem lahana turşusu, 2 orta büyüklükte kuru soğan, yağ
Yapılışı: İnçe doğranmış soğan yağda pembeleşinceye kadar kavrulur. Üzerine önceden tuzu çıkarılmış kelem lahana turşusu katılarak karıştırılır. Bir süre kavrulur.
Antik dönemin yerli Anadolu devletlerinden biri de Pontus Krallığı. Roma İmparatorluğu’nun Anadolu’daki yayılmacılığına dur diyen ünlü Pontus Kralı VI. Mithridates (Eupator), bu devletin unutulmaz yöneticisi. Roma’ya karşı Doğu Karadeniz’de yaptırdığı onlarca savunma kalesini birbirine bağlayan antik yollardan biri de Perşembe ilçesinin sınırlarının içinden, kenti güneyden bir yay gibi çevirerek geçer. Ordu’nun ilk yerleşim yeri olan antik Kotyora’ya, oradan da bir başka kale Kurul’a varır. Sonraki yüzyıllarda Koçboynuzu Yolu olarak adlandırılan bu güzergah, antik dönemin izlerini taşıyor. Ayrıca derin ve yeşil vadilerin arasından, çağıldayan derelerin içinden, dorukları bulutlarla kaplanmış tepelerin üzerinden geçerek bu yolu tercih eden turistlere olağanüstü bir yolculuk vaat ediyor. Eğer antik bir yolun size sunacağı heyecanları değil de şimdi Karadeniz otoyolunun bütün yükü almasıyla bir gezinti yoluna dönüşen Perşembe sahil yolunu yeğleyecekseniz; heyecan verici güzelliklere hazır olmalısınız.
İlçenin iki beldesinden biri olan Medreseönü Afırlı Mahallesinde bulunan bu tarihi cami, tamamen ahşaptandır. Hiç restorasyon görmediğinden mimari olarak, önemlidir. Sahile 5 km. uzaklıktadır.
Tarih kısmında da belirtildiği gibi, ilçenin 15 km kadar batısında, Çaytepe köyündedir. Burası 1.Derece Arkeolojik,2.derece doğal sit alanıdır. Oldukça özelliklidir. Ordu ve ilçe turizminin atar damarlarından biridir. Doğal güzelliği, tarif edilemez. Yaz aylarında 20 gün, güneşin doğuşu ve batışı, çıplak gözlene izlenebilir. Burundan, etraftaki manzarayı seyretmenin tadına doyulamaz.Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ait olan bu şirin ve hayranlık verici yarımada üzerinde tarihi bir kilise vardır ki,1869 yılında, yörede yaşayan Rumlar tarafından yapılmıştır. Daha önceki zamanlarda, buruna yakın bir noktada eski bir kilisenin varlığından söz edilmektedir.Ancak, her hangi bir buluntu yoktur.
Bu kilise mimari olarak gerçekten önemlidir. Yabancı turistler (özellikle Hıristiyanlar)için, görülmesi lazım gelen önemli bir mabettir. İnanç ve kültür turizmi açısından burası, ayrı bir öneme sahiptir. Yarımadanın doğu kıyısı bir uçtan diğer uca tamamen, istiridye ve midye kabukları ile sanki bezenmiştir. Bu manzaraya bir tek burada tesadüf edilir. Yarımadanın bir başka özelliği ise, deniz tarafında Karadeniz sahili boyunca, üzerinde kilise bulunan tek yarımada olmasıdır. Bir yıl öncesine kadar kilise, defineciler tarafından büyük oranda tahrip edilmiş durumda idi. Valiliğin mütevazı imkanları ile bu kilise 2004 yılı mayısından itibaren onarım için çalışma başlatıldı. Kısa sayılabilecek bir zamanda, kilise, yeniden eski haline getirildi. Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü, anayoldan itibaren olan stabilize yolu asfaltladı.
Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü ise, bütün bu çalışmaları koordine etti.Yarımadada üç bin yıllık balık havuzları bulunmaktadır. Bu havuzları görmek için çok sayıda yerli ve yabancı turist,buraya gelmektedir.Yine Valiliğimiz imkanları ile buranın çevre düzenlemesi yapılmaktadır. En geç Temmuz 2005’de tam olarak hizmete açılacaktır.Kilise çevresinde bulunan 4754 m2 lik alanın kamulaştırma işlemleri Valilikçe yürütülmektedir.Yarımadanın bir başka özelliği daha vardır:Dünyaca ünlü Argonot yahut Altınpost Efsanesi’nin geçtiği yer işte burasıdır. Homeros’un Odysseia adlı eserinde maceralarını anlattığı Argonotların altın postu bulma serüveninin bir bölümüne ev sahipliği yapıyor. Kentin on beş kilometre batısındaki yarımada “Yason Burnu” adını taşır. Bu, sonradan verilmiş bir ad değildir; Yunanlı tarihçi Ksenefon, Anabasis adlı yapıtında buradan söz eder. Denebilir ki dünyaca ünlü altın post efsanesinin adını taşıyan tek yer burasıdır. Yason Burnu, batık balık havuzları, denizcilere adanmış eski kilisesi, su altındaki olağanüstü canlı çeşitliliği ile tarih, doğa ve kültür turizmi için eşsiz bir yer konumundadır.Yasonburnu yarımadası tarihi ve doğal olarak bir cazibe merkezidir. Henüz bir düzenleme ve restorasyon yokken bile, binlerce yerli ve yabancı turist, mutlaka burayı ziyaret etmekteyken, onarım ve çevre düzenlemesi bittikten sonra, bu sayının birkaç misli artacağına şüphe olamaz.Karadeniz otoyulunun, sahilden (Bolaman-Perşembe kesiminin) arkaya alınmasından sonra, burası, turistik olarak çok büyük bir hareketlilik kazanmıştır. Çünkü gürültüden ve ağıır taşıtlardan kurtulmuştur.
İlçenin en önemli tarihi ve unsurlarından biridir. Ramazan Köyü sınırları içindedir. Hoyat tünelinin hemen yanındadır. Tarihi çok eski zamanlara kadar iner. Eski gemiciler burayı, bir çeşit depo ve sığınak olarak kullanmışlardır. Üzerinde hala küçük sur kalıntıları bulunur. Tünelin bulunduğu burun Ortakaradeniz yöresinin en güzel yeridir. Ada martı ve karabatakların üzerinde yaşadığı kuş cennetidir.
İlçenin 4 km. kadar güney-batısında, Sarayköyü sapağında bulunan camiinin artık bir harabe durumundadır. 10–15 yıl önce onarılacak durumda iken, ilgisizlik nedeniyle, tamamen çökmüştür.
Bir zamanlar burada dört köy halkı cuma namazı kılarmış.
Tarih ve kültür turizmi açısından maalesef pek bir şey ifade etmemektedir.
Perşembe’nin kıyı boyu, 40 km.dir. Efirli’de başlayıp Belicesu’da biter. Fakat hemen belirtmeliyiz ki, bu kıyılar, koyları, su altı mağaraları, hemen kıyı boyunca yükselen ilginç kayatik oluşumları, kumsalları, doğal manzarası bakımından müstesna bir konum arz eder. Bu kıyılar, tekne turizmi ve çeşitli su altı ve su üstü sporları için gayet elverişlidir.
Bu kıyılarda bazı noktalar son derece turistik kimliktedir. Şimdi bunları teker teker ele alalım:
14.11.1964 Yılında hizmete açılmıştır. Denizden yüksekliği 11 m çakar sistemlidir. Elektirik- akülü sistemli olup, 41 08 30 Kuzey, 37 41 06 Doğu arasındadır.
Yasonburnu’nun 1 km, kadar batısındadır. Denize doğru hafifçe sokulan pek hoş manzaralı bir yerdir. Fakat buranın güzelliği ve farkı, henüz anlaşılmamış durumdadır. Mesela, burada çadır kampı yapılabilir.
İlçenin en natural köşelerinden olan Çaka Kumsalı, Hoynat adası yakınındadır. Ekolojik kirlilikten uzak kaldığı için, önemi büyüktür. Kumsalın uzunluğu 1300 m.dir. Kumu ince ve beyazdır. Suyu, yapılan analizlerden de anlaşılmıştır ki, tertemizdir. Bu kumsalın, mavi bayraklı olarak turizme açılması için, Ordu Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Perşembe Kaymakamlığınca başlatılan proje hazırlama çalışmaları devam etmektedir. Bu projenin hayata tatbikinden sonra, Çaka Kumsalı, uluslar arası bir standarda kavuşturulmuş olacaktır.
Kumsal üzerinde bulunan bazı yapıların ya modern turizm anlayışına göre, restore edilmesi yahut tamamen kaldırılması da kaçınılmaz gözükmektedir. Çünkü başka türlü, buradan istenen turistik canlanma beklenmemelidir.
Bununla birlikte, bir şahıs tarafından, bu kumsal üzerinde modern tesis ve unsurlar yapma çalışmaları devam etmektedir.
Burası çok güzel bir koydur. Manzarası hoştur. Gelip geçenler, hayranlıklarını gizlemezler. İsteyenler, burada motor ve teknelerle denize açılabilir veya kıyı boyunca gezi yapabilirler.
Öte yandan, Mersin köyü insanı,(elbette tüm Ordulular)cana çok yakındır, turistlere karşı, gayet güler yüzlü ve sıcak davranırlar.
@otobusucakbilet kullanıcısından Tweetler |
|